Dilimizin Zenginlikleri Projesi kapsamında ocak ayı konusu "Dede Korkut Okumaları" etkinlikleri içerisinde yer alan Dede Korkut Hikayelerinden Hareketle Yeni Hikaye Yazma Yarışması düzenlendi. Eser incelemeleri sonucunda 6- C sınfından Elif YILDIZ "Bayındır Han ve Oğuz" adlı eseriyle 1. seçilmiştir.Öğrencimizi tebrik ediyor , başarılarının devamını diliyoruz.
BAYINDIR HAN VE OĞUZ
Bayındır Han bozkırın ortasında, dar sokakları bulunan şirin bir kasabada yaşıyordu. Her gün sabahın ilk ışıklarıyla kalkar emektar ayakkabı dükkanını besmele ile açar ve o günkü rızkını beklerdi. İşe gittiği yolda köprüden geçerken her zaman aynı çocuğun sırt çantasıyla dükkanın köşesinde durduğunu gördü. Bu çocuk her zaman Bayındır Han’ a gülümseyerek selam verir, elini öperdi. Bayındır Han çocuğun bu güzel davranışını ödüllendirmek için ona bir kitap hediye etti. Ve şunları söyledi: “Bu güzel kitap hayatın boyunca sana rehber olsun “ dedi. Oğuz, Bayındır Han’ın bu iyiliği karşısında çok sevindi ve kitabı okumaya başladı. Bayındır Han çocuğu gülümseyerek izledi ve günün kalanı çok mutlu geçirdi. Artık çok iyi arkadaş olmuşlardı. Zaten gerçek hayatta da böyle olmuyor muydu? Çocuklar genelde küçük şeylerle mutlu olmazlar mı?
Kasabada Oğuz ve kasabanın diğer çocukları boş zamanlarda bir araya gelip ders çalışıyor, oyun oynuyorlardı. Birlikte çok güzel vakit geçiriyorlardı. Bir gün kasabada çocuklar arasında kavga çıktı. Gürültüyü duyan Bayındır Han hemen yanlarına gitti ve kavgayı ayırdı: “Niye kavga ediyorsunuz, neyi bölüşemiyorsunuz?” dedi. Çocuklardan biri atıldı “Aşık atarken hile yaptılar.” dedi. Mahalle çocuklarının en sevdiği oyunlardan biriydi “aşık atmak “ .Çocuklardan biri biz artık onlarla oynamak istemiyoruz, bizimle dalga geçiyorlar, dedi. Bayındır Han çocuklara dönerek “Neden böyle yapıyorsunuz, öfke ile kalkan zararla oturur, küçük meselelerle birbirinizin kalbini kırmayın.” dedi. Çocuklar yaptığı hatayı anlayıp birbirlerinden özür diledi. Birbirlerine saygılı olacaklarına ve birbirlerini seveceklerine dair söz verdiler. Bayındır Hanın bu sözü onları etkilemiş ve aralarında büyük bir dayanışmayı başlatmıştı. Artık kimin ihtiyacı olsa hemen yanına koşuyor, bütün sorunları el ele verip çözüyorlardı.
Bayındır Han bir gün çocuklardan yardım istedi. ”Bu kutudaki ayakkabıları civar kasabadaki ilkokula ihtiyaç sahibi öğrencilere dağıtacağız.” dedi. Çocuklar gülümseyerek tabii, seve seve yardım ederiz, dediler. Bayındır Han ve Oğuz arasındaki gönül bağı artık diğer çocukları da sarıp sarmalamıştı. İçlerinden biri kutuları kamyonete taşırken” Bu ayakkabıların hepsini siz mi yaptınız?” dedi. Bayındır Han da bir kısmını ben yaptım, bir kısmını da hayırsever insanlar yolladı. İyi ki böyle düşünceli ve iyi kalpli insanlar var. Unutmayın çocuklar birlikten kuvvet doğar, dedi. Herkes Bayındır Han’a imrenerek saygı ve sevgiyle bakıyordu. Artık onların gözünde iyice yücelmişti. Ayakkabıları okula götürdüler ve çocuklara dağıttılar. Ayakkabıları alan çocuklar hemen sevinçle giydiler. Günün sonunda hepsinin yüzünde güzel bir iş yapanın mutluluğu okunuyordu. Çocuklar hatta kendi aralarında “Her yere bir Bayındır Han lazım ”diyerek gülüştüler.
Aradan uzun yıllar geçmişti. Bayındır Han biraz yaşlanmıştı ama hala işini aynı özenle yapıyordu. Oğuz ise otuzlu yaşlarında, tanınmış bir iş adamı olmuştu. Doğduğu, büyüdüğü kasabayı unutmamıştı. Kasabaya büyük bir inşaat yapmıştı. Tüm kasabalı bu inşaatın ne olacağını merakla bekliyordu. Ve o beklenen gün gelmişti. Açılışa tüm kasaba davet edilmişti. Oğuz kurdeleyi kesmek için Bayındır Han’ın elini tutarak yanına getirmişti. Küçüklüğünde yaptığı gibi ilk işi Bayındır Han’ın elini öpmek oldu. O anda ikisinin de gözleri dolu doluydu. Alkışlar eşliğinde kurdele kesilip tabelanın örtüsü açılınca büyük bir alkış koptu. Aradan “helal olsun be, esaslı çocukmuş, ne vefalıymış, doğduğu bu toprakları unutmamış. “sesleri geliyordu. Tabelada” Bayındır Han’a Vefa Derneği “yazıyordu. Bu vakıf ihtiyaç sahibi tüm çocukları desteklemek, onlara sahip çıkmak , güzel bir gelecek sağlamak için kurulmuştu. İçeri girdiklerinde koridorda onları karşılayan yazıyı görünce Bayındır Han donup kalmış adeta gözleri duvara çivilenmişti. Duvarda ise şunlar yazılıydı:
Bayındır Han der:
Gelimli gidimli dünya
Sonu ölümlü dünya
Kırma kimsenin gönlünü
Açma canda yara
El ele verin
Girmesin araya fitne fesat
Yardım et zor durumda olana
Huzur bul ömür boyunca.
Bu dörtlükler Oğuz’a Bayındır Han’ın hediye ettiği kitabın başında kendi el yazısıyla yazılıydı. Oğuz bu sözleri hep kendine rehber edinmişti. Bu günlerini ona borçluydu.